İnsanın mükemmellik tutkusunun tarihi çok eski.
Mükemmellik, sonsuzluk, ölümsüzlük, ebedi mutluluk, sorunsuzluk, bitmeyen huzur, yeryüzü cenneti, kesintisiz iyi insani özlemin temel saikleri olageldi. Öte dünya inancı ne kadar gelişkin bile olsa, “bilinemezlik” kusursuzluk azmini güçlendirdi. Ân’ı yaşama, yarını düşünmeme, ölümün var olduğu bir dünyada istekleri, hedefleri, beklentileri ve güzellikleri yarına bırakmama felsefesi mükemmellik arzusunun neticesiydi. Bu beraberinde eksiksiz güzellik kaygılarını da artırıyor. Güzelliğin, mükemmelliğin, tamlığın kişiden kişiye değiştiği gerçeğini gözardı ederek insanlar kendi beğenilerinin kusursuzunu ve güzelini belirlemenin derdine düşüyor.
Mükemmellik ve güzellik ölçütleri tarih boyunca her daim maddi olanla birlikte anıldı. Filozofların, ariflerin, bilgelerin gerçek güzelliğin, mükemmelliğin erdemde, içte, kalpte, davranışlarda göründüğü tespitine katılsa da herkes, yine güzeli, kusursuzluğu bedende, konforda, refahta, zenginlikte, arabada, evde aramayı sürdürdü. Ne sadece kadınları ne de erkekleri itham etmeden belirtmeli ki, insan olma’nın kıstasları arasına maddi güzellik anlayışı yerleşti; insanların geneli zenginlere güzel ve mükemmel muamelesi yapmaktan geri durmadı.
Güzellik mi yoksa kusursuzluk mu ikilemine düşmeden hem güzel hem mükemmel olabilme iştiyakını her sınıftan birey kendi çapına göre gerçekleştirmeye çalışıyor.
Herkes kesesine göre güzellik peşinde…
Herkes konumunun en mükemmelini arıyor…
Herkes fizyolojisinden psikolojisine tamlığın derdinde…
Geçmişte kendi tanımladığı mükemmelin ve güzelin peşinden gidenler artık günümüzde küresel kültürün belirlediği standardları içselleştirmeye gayret ediyor. Öyle ya, eskiden romanlardaki, gazete ve dergilerdeki, televizyonlardaki güzellerin yerine artık “artırılmış gerçeklik filtreleri”nin ortaya çıkardığı yeni türlere intibak etmek istiyor insanlar. Makyaj ve güzellik endüstrisinin devasa bütçeli ürünlerine şimdilerde kamera ve uygulama filtreleri de eklenince gerçek ötesi güzellikleri, mükemmellikleri uygulayabilme şansı… en azından bir süreliğine mümkün hale gelebildi.
Eksikliği ve Çirkinliği Teknolojiyle Aşma
Ab-ı Hayat’tan iksirlere ölümsüzlüğün yol vereceği mükemmelliğe hiçbir zaman ulaşamadı insanoğlu.
Ölümü bir eksiklik gördü… hastalığı, uzuv kayıplarını, fizyolojideki sorunları da… Geçmişte simyalarla, sularla, ütopya veya saklı cennetlerle ulaşılmak istenen kusursuzluk ve güzellik artık teknolojinin imkanlarına havale ediliyor.
İnsan mükemmel olmadığını, evrenin merkezinde bulunmadığını anladığında nihilizme düşmüştü, mükemmelleşemeyeceğini farkettiğinde ontolojik çöküş yaşadı. Eksikliği tamamlayabileceği kanaati oluştuğundaysa farklı kanalları kullanmaya yöneldi.
İmdada modernizm ve teknoloji yetiştiğinde ölümsüzlüğün, mükemmelliğin, tam güzelliğin imkanlarını elde etmeye yöneldi. Penisilin, aşılar, antibiyotikler insan ömrünü uzatabildiğine göre kader de sorgulanabilirdi, mükemmellik ve ölümsüzlük de… Kabul etmek gerekir ki, tüm bilimsel çalışmalar, fizyolojik değişiklik ve kusursuzluk incelemeleri insanın beklediği sonsuzluğu, dünyanın faniliğini getirmedi, özlenen güzelliği yaratamadı.
Kendini güzelleştirip mükemmelleştiremeyince iki şeyi hayata geçirmenin arayışına girdi: ya teknoloji yardımıyla yapay zeka ve mekanik uzuvlarla o mükemmellik sağlanacaktı ya da kozmetikten diyetisyenlere, estetisyenlere, yapay zekanın görsellik oyunlarına kadar geniş bir sektörde geçici güzelliklerle idare edilecekti. İkisi de denendi, geliştirilme çalışmaları sürüyor. Çünkü kapitalizm her iki yöntemi de gayet karlı, sürekli kılabildi.
Daha güçlü, daha sağlıklı, daha güzel-zeki-bakımlı olmanın yolları sonuna kadar açıkken biyolojik problemleri ortadan kaldırma o derece kolay değildi.
Teknoloji ve modern bilim hala uzuv kayıplarını aynısıyla yerine koyamıyordu, ideal ölçülerde insan imal edemiyordu, mesela boyu uzatamıyordu, bazı hastalıkların çaresini bulamıyordu. Ömür uzatılamıyor, insan kusursuzlaştırılamıyorsa o zaman tüm yetenekleri açığa çıkarılabilirdi. Sosyal medya şirketlerinin sahipleri insan ömrünü uzatacak bilimsel çalışmaları desteklemekte beis görmedi.
İnsanın mükemmellik arayışı şimdilerde yalnızca potansiyelleri yükseltme, insanın içindeki en mükemmeli, güzeli, zekiyi, sağlıklıyı, güçlüyü zirveye çıkarma derdinde. Spor, vitaminler, mide ameliyatları, estetik cerrahi, diyetisyenler, psikologlar kusursuz varoluşu gerçekleştirmek amacıyla seferber olmuş durumda!
Tek Tip Güzellik
O kadar estetik ameliyat, botokslar, yağ aldırmalar, mide küçültmeler mükemmeli, güzeli ortaya çıkardı mı… tartışılır. Adettendir, özellikle sanatçıların ünlü olmadan evvelki fotoğraflarıyla en son hallerini yan yana getirerek, “estetik güzeli” yaftasını yapıştırmak.
Güzelin tarifinde otantik yok! Güzel bir bakıma anlıktır, hatta duygu durumla çok yakın bağları bulunur. Aynı özne aynı gün içinde güzel de gelebilir, abartılı da bulunabilir. Güzeli belirlemek çok sayıda fiziki ve ruhi bileşeni bir araya getirmekle mümkün. O yüzden sonuç aslında güzel ve kusursuzluk arayışına giden için kazançtır. Mükemmellik ve güzellik çabasında bu maddi netice, tatmin olma, fantezinin büyüttüğü imgeyi karşılama birbiriyle paralel.
Doğduğu değil olduğu güzellik ve tamlık günümüz insanı için kıvanç vesilesi.
Kimse kökenindeki nasıllığa bakmıyor, hızlı değişen hayat ve anlam dünyasında sürekli kendini güncelleyip yenileyebilen estetik, mükemmelliği ve güzelliği yakalayabilmiştir. Modern öncesinde hatta toplum hayatında duygularını gizleyerek sert, katı tavır takınmak gücün göstergesiydi, artık “ağlayabilen”, duygularını ifade edebilen, sergileyebilen insan, erkekler mükemmel kategorisinde gösteriliyor. Rol yapan, maskesini uygun ortamda takabilen ulaşılamayan mükemmelliği en azından sergileyebilir hale getirdi. Bu yüzden mağara devrinde de sosyal medyada da “hangisi insan” diyemiyoruz, muhtemel tüm rolleri oynayabilmenin kendisine “işte insan” diyebiliyoruz.
Çünkü fiziki güzellik tektipleşti.
Estetik teknolojisi geliştikçe birörnek kadın formları üretiliyor. Aynı kalıptan çıkmış burunlar, dudaklar kadınların kişisel tarihlerini elinden aldığı gibi başka kadınlarla farklarını ortadan kaldırdı. Hatta işin ehli olanlar uzuvlardaki neşter izlerinden cerrahların yani ustaların kimliklerine bile ulaşabiliyor. Bu işlenmiş cerrahi güzellik aynı zamanda sınıfsallığı da gösterir. Uzvun biçimi cerrahın estetik zevkinden çok ücretiyle de alakalı, haliyle cerrahi müdahalenin kalitesi yaptıranın ekonomik durumunu da açık eder.
Barbie Estetiğinin İdeolojisi
İster kapitalizm ister insanın içindeki güzel ve mükemmel arayışı deyin, Barbie ile bir dönem kızlara “ütopik kadın-ütopik beden” simgesi yaratılmıştı.
Barbie uzun, ince kavramlarının belirlediği estetiği ve güzeli yansıtıyordu. Sadece fiziki açıdan bir ölçüt getirmiyordu, filmde de sık sık tekrarlandığı gibi sürekli mutlu, sürekli gülen, dişleri gözüken, merhabalarıyla etrafına neşe saçan öznenin ütopik dünyasını da belirginleştiriyordu.
Barbie evreninde eşitsizlik, adaletsizlik, canilik, sömürü, işçi, aç, fakir bulunmuyordu. Güzel ve mükemmel fikri bedenle beraber yat, kat, araba, kariyerle özdeşleşmişti. Yine filmde Margot Robbie’nin yaptığı gibi “huzur”, parmağını şıklatınca herşeyin olabildiği bu pembe mutluluk evrenindeydi. Hala da öyle… Kendi evine, arabasına, kariyerine sahip, erkeğe muhtaçlığı kalmayan bu tipoloji mükemmelliği yansıtıyor.
Çıtkırıldım, uzun-ince fizik güzeli; zenginlik-kariyer mükemmeli gösterir.
Barbie’nin belki oyuncak sektöründe modası geçse de güzel ve mükemmel ölçütleri her daim varlığını sürdürdü.
Hayatın tadını çıkarma felsefesine eklenmiş aşırı özgüven, herşeye muktedir benlik, geleceği sadece kariyer ve parada gören bir kültürel iklimle Barbie felsefesi esasında kadınlığın, insanlığın temel değer algısını oluşturur. Barbie evreninden gerçek dünyaya geçişlere, ağlayan, üzülen Barbie’ye rağmen bünyesinde kahırın, acının, ağıdın, basit yaşamanın, sade gündelik hayatın bulunmadığı mükemmeliyetçilik insan olma aşamasını tamamlamaz. Açıkçası ne Barbie ve onu çıkarıp pazarlayanların ne “dışardaki insan”ın gerçekle ilgisi var.
Gerçeğin içindeki benlikler asıl fanteziyi, ütopyayı, yok-dünyayı özler, tasarlar, tasavvur eder. Bu gerçekleri yaşayan ama kurduğu ütopyaları gerçeğe dönüştürmek isteyenler için de felaket olur.
Barbie Sendromu zaten kendini fiziken ve ruhen ona benzetmeye çalışanları vurup geçmişti. Barbie’ye özenenlerin geçirdiği ameliyatların neden olduğu hastalıklar ciddi boyutlara ulaşmıştır. Asıl sendrom kendini ruhi sahada ve adı konmamış biçimde pek çok kişide görülür, o mükemmelliği, güzelliği elde edemediği için kalıcı özgüven sorunu, depresyon varoluşsal çıkmazlar çok sayıda kişide kalıcı izler bıraktı.
Barbie kültürünün tüketimden, feminizmden öte ana mesajı, gerçek dünyanın haricinde ideal-ütopik güzelliklerin ulaşılamayacak kadar tahahhüylî olduğudur. Tasarlanan mükemmellik ve güzellik sadece Barbie özelinde ve hayalde yer bulur. Havalı, mutlu, neşeli ve fit dünya sadece Barbie evreninde mümkündür… gerçekte, tasarlanan mükemmellik ve güzelliğe iç geçirmekten öte onu elde etmek imkansızdır.
Huzur Kusurlarla Barışık Yaşamakta
Barbie evreninden, tasarlanmış güzellik ve mükemmellik anlayışının yıkıcılığından ancak kusurlu varoluşu kabullenerek kurtulabilirsiniz. Cerrahların bir örnek ve aynı tip seri malı “güzel” üretmesine kusurlu varoluşu ile barışık yaşayarak direnen sanatçılar çıkmıştı. Fizyolojik fazlalıkları ve eksiklerini sorun etmeden kamera karşısına çıkan oyuncular otantik oluşlarıyla ahenkli kalabilmeyi başarmıştı. Bu sağlam bir iradeyi, gerçeklere rağmen tasarlanmış mükemmelliğin peşine takılmama bilincini gösterir.
Kusurlu varoluş yalnız güzellik için geçerli değil… İstediği hiçbir şeyin olmadığını, şanssızlığı kıramadığını, elini attığını kuruttuğunu söyleyen için de, insanların kendini anlamadığını, üzerine geldiklerini düşünen için de, sık sık hastalandığından yakınan için de kusurlu varoluş yaşamı kolaylaştırır.
Mükemmellik hasta olmamak, kilo almamak, her istediğini yapmak, fiziki ve ruhi sıhhat manasına gelmez. En ufak bir sorunda bunalıma, anksiyete krizine girmek, ilaçlara, vitaminlere, psikologlara, diyetisyenlere, yaşam koçlarına koşmak mükemmelliği, tamlığı sağlamaz tersine, varoluşsal zaafı ve zayıflığı artırır.
Hastalık boyutuna ulaşmadığı sürece kilo da, zayıflamak da, anksiyete de, bunalım da, yalnız kalmak da, bakteriler de zararlı değil aksine faydalı.
Modern insanın, hele günümüzün dijital tekno-kültür içinde yaşayanların “azı karar çoğu zarar” felsefesini içselleştirmesi, mükemmellik ve tam güzellik çabasını bırakması, eksiği, azı, yoku, hatayı, kabullenmesi gerekir.
İnsan dünyada kusurlu varoluşla mukayyettir; mutluluk mükemmellikte ya da güzellikte değil kusurlu varoluşla barışık yaşayabilmekte…