Şener Şen’in Yol Ayrımı filmini kapitalizmin ortaya çıkması, büyümesi, gelişmesi; burjuvanın zenginlik kaynaklarının anlaşılması için izlemek mümkünken sistem karşıtı hareketlerin hele ki 68 ruhu nostaljisinin dünya sistemine hiçbir tesirinin olmadığı kanaatini tekrarlamak için de seyredebiliriz.

Mazhar Kozanlı karakteriyle Şener Şen Anadolu’dan gelip İstanbul büyük burjuvazisine yerleşen bir ailenin, babasından tevarüs eden patronu rolüyle klasik burjuvayı anlatırken Türkiye’deki kapitalizm mantığını da tek tek işler.

Bir kere film soy isim, memleket ve aile bağlarıyla kurulan aşiret tipi örgütlenmenin, personalizmin bir yansıması. Yol Ayrımı’nda bariz biçimde taşranın, eşrafın, yerel küçük burjuvanın İstanbul ve oradan küresel sermayeye eklemlenme, zihniyet dünyasını bütünüyle kapitalistleştirme süreci ele alınır. Mazhar Kozanlı ve holdingi son derece yalıtılmış, burjuva katılığında, sermayenin gerektirdiği her türlü manipülasyonu, kendi dostlarına bile yapabilecek nitelikte. Anadolu’ya ve geleneğe münhasır vicdan, tolerans, garibi gurabayı gözetme tutumuna yabancılaşmış, büyümek, güçlenmek, zenginleşmek için her metodu deneyen bir vicdan ve ahlak geliştirmiş insanlardan bahsediyoruz.

Holdingin başındaki Mazhar kendisine sonradan deli raporu almaya çalışan annesiyle sık sık çatışmaya girer; anne, ölen kocasının kurduğu “Kozanlı İmparatorluğu”nun geleneksel yöntemlerle faaliyet göstermesini isterken oğul aksine yenilikçi ve tam bir “neoliberal patron”dur. Öyle ki kendi oğlunun hatalarına, zaaflarına, şirketi tehlikeye düşürecek tutkularına teslim olmasına müsaade etmeyen, yeri geldiğinde öz oğluna bile zalimlik eden bir patron…

 

Türk Tipi Burjuvalaşma

Mazhar Kozanlı özelinde kapitalist büyümenin gayrı insani, gayrı ahlaki yönlerini izleyebiliriz. Werner Sombart kapitalistleşme sürecinde zenginleşmenin birincil sebeplerini her tür ahlak dışı metoda bağlar: gasp, tefecilik, manipülasyon, sömürgecilik, hırsızlık, faizcilik, tekelcilik, stokçuluk… Kozanlı Holding de aslında zora düşen, sıkışan şirketleri “yok pahasına” alarak büyümüştür, yanlarında çalışan Besim karakterinin aile şirketlerinin başına geldiği gibi… Aslı

Dinimizde, kültürümüzde “düşenin elinden tutma”, kapitalizmde ise dara düşene tekme atma var… Bu aynı zamanda neoliberal şirketleşmenin asli usullerinden.

Kozanlı Mazhar da ihtişam, büyüklük sanrıları içinde fakat alçak gönüllü, sade, pek ortalarda görünmeyi sevmeyen karakterde… Elbette neoliberal politikaların gereğince emek, işçi hakları, sendika düşmanlığı filmde çok sık işlenir.

Yol Ayrımı boyunca karşıtlıklar izleriz…

Kötü, kapitalist ahlaklı vicdansızlığın, sömürü düzeninin soğuk, samimiyetsiz, sahicilikten tavırlarına karşın işçilerin, sıradan insanların, sıcak, sevecen, içten ilişkilerine, esnafın dayanışmacı, yerel komünal işbirliği imgeleri öne çıkarılır.

Elbette sinemada çokça kullanılan ve bizim burjuvamızı kazıdığımızda altından çıkan eski hikayeler… Mazhar Kozanlı kadim arkadaşlarıyla buluştuğunda “iş elbisesi”ni çıkarır gibi verili karakterini de asabiliyor… İkinci hayatında aslında yitirdiği, kaçırdığı pek çok insani durumun bulunduğunu da fark eder… Vicdansızlığı “prensip” diye sunma tarzı da filmde, çorbasını içerken içinden taş çıkan Mazhar Beyin fırsat vermeden aşçılarını “çıkarın bu adamı işten” repliğiyle anlatılır.

Yol Ayrımı’nda birbirini tamamlayan iki “olay” temayı, akışı yürütür. Birisi holdingden çıkarken “sen zalimsin, gaddarsın” diyen bir kadın işçinin Mazhar beyin önüne atlaması hadisesi ötekisi hayata bakışını değiştiren “eski”ye, kendine dönme kararı vermesine neden olan trafik kazası… Burada beklenirdi ki Mazhar, klişelerde yer almayan, trafik kazası gibi bir olay neticesi değil de “kendiliğinden” katı burjuvalığından vazgeçsin… Belki de işin doğası gereği, o makamlar, o büyük paralar normal yollardan terkedilemiyor!


Özgürlüğün Yeri Yurdu

Yol Ayrımı bir yönüyle özgürlük meselesine kanon dışı değinir …

Kapitalizmin, zenginleşmenin, hadsiz kâr çılgınlığının ucu bucağı bulunmayan sermaye temerküzünün, insan nefsini sonsuza kadar kazanacağı fikriyle teslim almasının hikayesini Yol Ayrımı ince dokulu biçimde işler.

Küresel şirketler, burjuva aslında paraya, kapitalist sisteme, büyüme hastalığına köleleştirilmiş öznelerdir. Evler, arabalar, lüks, şatafat insanı özgür kılar mı… hürriyetin aslında “maddi servetle” değil, “bağ”larından kurtulmakta olduğunu trafik kazasından sonra varoluşa, kendine, tabiata dönen Kozanlı Mazhar figüründe görebiliriz.

Ağaçlarla başlar değişimi Mazhar’ın, zenginliğini bir simülasyon izler gibi uzaktan seyrettikten sonra hakiki bir doğa fikriyle fıtrata, doğaya, küçüğe, minimale, sade olana, yalnızca geçimini temin etmek, temel ihtiyaç maddelerine erişmek için çalışmaya yönelir.

Kendisine zalimsin, gaddarsın diyen işçiye, onların mahalle hayatlarına, küçük ama samimi hakikaten mutluluk verici eğlencelerine sığınır. Senin merhametine ihtiyacım yok diyen kadın işçiye Mazhar, “ya benim sizin merhametinize ihtiyacım varsa” repliği bünyesinde hüzün barındırır. Özgürlüğün elde etmekte, biriktirmekte olmadığını anlattığı gibi yönetmen Yavuz Turgul, merhametin kaynağının erkte, otoritede, hegemonyada değil sahici ruhlarda yer bulduğunu, zayıflığın bile bir iktidar kaynağı haline gelebildiğini yerli yerinde anlatır.

Filmdeki imgelerden biri aile… üç farklı aile portresiyle karşılaşırız… Birincisi mahalle ortamında, sıradan insanların ailesi, ikincisi Kozanlıların kapitalist ailesi ve nihayetinde bir zamanlar zenginken şirketlerini kaybeden ama sistemin içinde kalmaya çalışan aradaki aileler…

Zenginler de ailelerine düşkündür… Bu düşkünlük, dayanışma fakir ailelerde hayatta kalmak, hayata tutunmak için, burjuva ailelerinde ise küresel sermayenin bünyesinde var olmak, dışlanmamak, düşmemek içindir!

 

Küresel Şirketlerin İşleyişi

Trafik kazasından sonra Mazhar, şirketi dağıtmaya, işçileri ortak yapmaya karar verdiğini ailesine açıklayınca bilindik hadiseler yaşanır, Mazhar’ın delirdiği, hangi akıllı insanın böyle büyük bir “imparatorluğu” sıradan baldırı çıplaklara devretme çılgınlığını yapacağı sorgulanır. Ailesi deli raporu almak ister… Kapitalist standartların mutlaklığı, Tarihin Sonu, başka bir düzenin düşünülmesini ancak akıl sağlığının bozukluğuyla açıklamaya çalışır… Bu da aslında kapitalist tezlerin çıkmazını ifade eder. Kapitalizm dışı düşünmek, o şaşalı hayatı terk etmek sıradanlaştırır, fakirleştirir; bu açık tehdide karşın Mazhar’ın inadı aslında normalin fıtrat olduğunu da kesinleştirme kaygısından ileri gelir.

Yol Ayrımı filmi modern insana kaybettiklerini hatırlatan bir yapım olduğu kadar kapitalizmin kodlarını göstermesi açısından da net göstergeler sunar. İstanbul burjuvazisine dahil olanlar şirketlerinin kendilerinin veya ailelerinin değil artık küresel sermayenin uhdesine girdiğinin farkına varmalıdır. Patronlar bile küresel sermayede patron veya sahip değil “ceo” pozisyonunda kalır, işleri yürütemeyenler bir anda sahnenin dışına alınıverirler.

Birey, toplum hatta devletler bile küresel düzen karşısında “hiçbir şey” yapamaz!

Sistemin dönmesine müsaade etmezsen kendini bir deli olarak sokakta bulabilirsin!

Bu açıdan sistemden çıkmak mümkün değil; hele sistemi değiştirmeye kimsenin hakkı ve gücü yok, olamaz! Niçin kimse sisteme dokunamaz? Çünkü sistemin sahipleri aynı zamanda ona karşı çıkanlar, ondan zarar görenler olduğu için. Kaba ve romantik sosyalizm nostaljisine düşmediği durumlarda neoliberalizmin topluma yaygınlığı, “üstten akarken aşağı damlama” düzeni bunun nedenlerinden…

Bir de Besim karakteri tabi.

Besim Kozanlı holdingin genel müdürü… Mazhar’ın babasıyla kendi babası eski arkadaşlar. Besim’in babasının şirketi bir ara zora düştüğünde, baba Kozanlı ona yardım etmek yerine şirketine resmen “çökmüş.” Buna rağmen bir “iyilik gösterisi” yapıp Besim’i üst düzey yönetici yapmışlar.

Mazhar Kozanlı’nın holdingi dağıtma planına Besim’in onu desteklemesini “intikam” almasını beklersiniz, tam tersine en sert tepkiyi o verir. Besim’in neoliberalizmin, kapitalizmin kodlarını izah eden, sistemin imha edilmesine kendilerinin müsaade etmeyeceklerini çok sert ifade eden manalı ve mühim sözleri kapitalizmin varlığını sürdürmede en büyük güvence aslında!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz.