Ezik Milli-Yerli Sağ Matbuat

Ezik Milli-Yerli, Sağ Matbuat — İslami camiada, yerli-milli entelijansiyada kendi fikrini söyleyememe, kendi cümlesini kurmama geleneği oluştu. 

Kabul, mezkûr zevatın tamamına yakınının kendine ait bir fikri elbette yok o yüzden instagramdaki dantelli kahveli kitap, yazar yayıncılığını ana akıma taşıyorlar. 

Matbuat, televizyon ve dijitaldeki kültür programlarından, toplantılara herkes bir başkasının fikirlerini, bilinen bir yazarın genel geçer hayatını anlatıyor. Bunların hemen tamamı aktarmacı… yani yazarın söylediklerini özetlemeye dayanıyor. Zaten akademi bütünüyle alıntılarla ve atıflarla geçiştiriyor. 

Akademi dışı matbuatta belirlenmiş söylemin ve kavramların dışına çıkmak günaha batmakla eşdeğer. Keşke yazarın ve eserin dönemi-geleneği içindeki yeri, başka eserlerle karşılaştırması, teknik ve fikri düzlemi ele alınsa… 

Hayır, bunun yerine hemen herkesin bildiği genel bilgiler malumatfuruş edasıyla aktarılıyor. Mayınsız bir alan… Gül bahçesinde koşturup tek diken batmadan çıkabilmek… Bir ton laf edip tek cümle kurmamak. 

Keşke züppe tavırlarla karşılaşsak… Keşke bir zamanlar İslamcı camianın kızdığı ılık muhafazakâr yazarların yeni versiyonlarıyla muhatab olsak. Bunlar ne etik ne estetik ne edebiyat kuramları, fikri yaklaşımlar içeriyor. Daha kötüsü pek çoğu Wikipedia’dan bile geri genel “tanıtım” cümlelerine öznel okuma tecrübeleri ekleyerek “pazarlama”cılık yapıyorlar. 

Kanaatlerini başkalarına söyletmek… 

Milli-yerli, sağ camia kendi görüşlerini izhar edemeyecek kadar özgüvensiz. Bildiğin ezik… 

Güç temerküzü sağladıkça ezikliği artan bir entelijansiya. Her tür yokluktan bir anda karar mercilerine geçmenin getirdiği eziklik; karakterin imkanların gerisinde kalmasından kaynaklı ezilme. 

1980 ve 90’larda neoliberal kültürün gelişmesiyle sol liberal “takipleşme”nin getirdiği kendini kabul ettirmek için “Fuko, Habermas, Popper”dan bahsetme zorlamasının hala devam etmesi ayrıca enteresan. Mesela 1960 ve 70 kuşağında bu eziklik psikolojisine çok rastlanmaz; Necip Fazıl gibi isimlerin sol liberallere tepeden bakması ve Müslüman olmanın getirdiği üstünlük gücünün iliklere kadar yaşanmasından dolayı. 

2000’lerde İsmet Özel’in “AB’nin düşmanıyım” tutumundaki üstünlük havası da bir “aralık” oluşturdu. 90’lardaki manifesto ve poetikaların artışı da kısmen buna bağlıydı. 

2000’lerde edebiyatla ilgili yazılarımda bilhassa felsefecilerden faydalanmam, fikri temellendirmelerde bulunmam önümdeki kuşakların tıkız metinler çıkaran yazar-editörlerini yadırgatmıştı. 

Sonradan bu kişiler büyük oranda yabancılardan alıntılarla yazmaya başladılar; bir form genişliği oluştursalar da alan, içerik derinliği yaratamadılar. En fazla “Eagleton’un, Adorno’nun, Deleuze’ün dediği gibi” ile başlayan cümleler kurabildiler. Bunların çoğu da yabancı kaynakları okuyup içselleştirmelerinden değil kaynakçayı kabartma amacındandı. 

Yazdığına güvenmeme, metninden emin olamama, görüşlerine kendisinin bile saygı duymaması referanssız yazamamanın nedeni. Başkasına söyletmenin daha beteri atıf kaynağının hep yabancılardan ibaret kalması. Bu toprakların yazarlarından bahsetmek hala düşüklük görülüyor. Aynen kendi kanaatini, fikrini, tezini ortaya atanın görülmemesi, ezilmesi gibi. 

Aydın, egemenin yargılarını yayandır; entelektüel hakikatin yanında duran; mütefekkir hakikat ve hikmete ulaşıp oradan bir gerçeklik ve gelecek üretendir. 

Yeni sağcı, milli-yerli konformist burjuva yazar-editör bugün, siyasetin-bürokrasinin-rantiye patronların kabul edebileceği görüşlerin katibi, papağanı, gardiyanıdır. 

Milenyum öncesi çevrede kalmanın ezikliğiyle gavura atıf yapanlar şimdi kalıpların dışına çıkmayacaklarını, düşünce ve edebiyat üretmeyeceklerini ikrar etmek için mezardakileri, klasikleri, cari ama tarih dışını aktarıyor, habire onlara atıfta bulunuyorlar, üstelik en sakilce.

Düşünce, yazı iddiadır, hüküm vermektir, hükmü altına almaktır, hükmetmeye çalışmaktır; entelektüel ve mütefekkir hükmü uygulamaz, hüküm verir, hükmünü icra eder. Düşünen hükmeder, düşünce hegemonya kurar, düşünür hüküm verir, uygulayıcılar yerine getirir.