Kronik sefil ruh


Kronik sefil ruh
— Sefil ruhluluk tıynete işlediğinde kaçınılmaz bir yıkıcılık baş gösteriyor. 

Hayata yamuk bakmak bir tarz meselesidir, o yamukluk doğru olana yol da gösterir. Fakat yamuk şahsiyetleri doğru görme maraz hali iken hep gayrı meşru ve sefihlerle bir arada bulunma varoluşsal çıkmazın işaretidir. Erdemli ile, ustayla bir işin ucundan tutamamak enikonu yetersizlik hissinden kaynaklıdır. Kendinden ve başkasından düşüklerle bulunma, yüksek değerlerin arasına sefili de katıştırma inşadan çok iyiyi de bozma hasletinden ileri gelir. 

Nietzsche’nin güç arayışı anlaşılabilir, o üst insan ile varolanı aşmanın derdindedir. Mutlak’a olan ilgisi ile Hegel de ister istemez içinde bulunduğu sefihlikten yüceye ulaşmanın derdindeydi. Wagner’in müziğiyle Hölderlin’in şiirindeki estetik yüce kendi imkanlarıyla varolmanın ve başka dünyaların mümkünlüğünü göstermenin üstünlüğüyle doğrudan bağlantılı. 

Kabul etmek gerekir ki tarihin hiçbir döneminde görgüsüzlüğü bu çağdaki kadar zirveye çıkmamış burjuvaya idealizm boğdurulmamıştı. 

Genel refleksleri ölçtükten sonra ortalama hamaseti tespit edip en yüksek perdeden savurabilme yetisini yüksek entelektüel tartışmalarda da icra edebilme başarısı cari dindar küçük burjuvasının remzi oldu. Hiçbir meşru kaynağa tam manasıyla bağlanamayan bu yeni aydın tipi kendisini “ahlaksızlar takımı” arasında parlatarak varolmaya çalışıyor. Çözüm süreçlerine elindeki defiyle tempo tutarak seyirtirken işler tersine döndüğünde hesap soranların başına geçmeyi de bu köksüzler başarabiliyor. 

Hayırlı işler için yancağızına oturduğun bilgenin fiyakasını bozmak amacıyla bir sefihi söz sahibi yapmaktan çekinmez dindar küçük burjuva. Gıdasını yapıcılıktan değil bozgunculuktan alır. Aynen vatan-bayrak-ezan kelimelerini tekrarlamaktan başka milliyetçiliği olmayan bürokrat yancıları gibi… 

Biz Türkler artık hamasetimize içimizde muhalefet ederek inanmış rolü oynuyoruz. Aydınlar, entelektüeller geçmişin aksine birazcık teorik düşünmeye, birazcık ilke-ideallere dönmeye muhtaçlar. Pratiği, piyasadan, hayattan gelenleri önemsemeyi önemser, ciddiye alırken işportacıya döndüler. 

Kötülerin dayanışmasına gerekçe bulmaktan, sefil ruhluları icracı kılmaktan başka vazifesi olmayan banal şahıslara dönüştü Müslümanlar. 

Post küreselleşme ideolojilerini, eko-politik aygıtlarını, dijital tekno-kültür unsurlarını kendi konformizmlerine malzeme yapma sefihliği, eli yüzü düzgün bir entelijansiya teşekkülünü de engelliyor. 

Geleceği öldüren, idealin, kötü tecrübelerden ders alıp tevbe edecek Müslümanların hala varolduğunu zannetmek. Tabi ruhları sefil olanlardan asil davranışlar beklemek… 

Daha doğmadan içimizdekini, ruhumuzdakini infaz eden, umutlarımızı öldüren yeni çıkışların kışında yaşıyoruz.